29 OCAK 1923 ATATÜRK’ÜN LATİFE HANIM İLE EVLENMELERİ

29 OCAK 1923 ATATÜRK’ÜN LATİFE HANIM İLE EVLENMELERİ

Mustafa Kemal Atatürk, Latife Hanım ile 29 Ocak 1923’te Muammer Bey’in evinde, sade bir nikâhla evlenmişlerdir. Nikâh dönemin âdetlerine uymayan sade bir törenle yapılmıştır. Fakat Bu nikâh tarzı ileride yeni Kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde nikah akitlerini de düzenleyecek olan yeni medeni kanun esaslarının da bir nevi müjdecisi olmuştur.
LATİFE HANIM (1898-1975)
Latife Uşşaki, 17 Haziran 1898 İzmir’de doğmuştur. Asıl ismi Fatıma-tüz Zehra Latife ‘dir. Latife Hanım diye tanınır. İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşak kökenli Uşakizade (sonra Uşşaklı) Muammer Bey’in üçü kız, üçü erkek olan çocuklarının en büyüğüdür. Latife Hanım, İzmir Lisesi’ni bitirdikten sonra Fransa’daki Sorbonne Üniversite’sinde Hukuk ve Siyaset eğitimi almıştır. Ayrıca Londra’da dil öğrenimi görmüştür. Dört lisan bilen Latife Hanım, İzmir’in kurtuluşunu görebilmek için, Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılması üzerine İzmir’e dönmüştür.
29 Ocak 1923 ile 5 Ağustos 1925 tarihleri arasında Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla 2 yıl, 6 ay, 6 gün evli kalan Latife Hanım, 12 Temmuz 1975’te İstanbul Harbiye’de 77 yaşında vefat etmiştir. Mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
MUSTAFA KEMAL İLE LATİFE HANIM’IN TANIŞMALARI
11 Eylül 1922’de, Türk ordusunun İzmir’e girmesinden sonra, güvenli bir karargâh arayışındaki kurmayları, Başkumandan Mustafa Kemal’e Uşâkizâde ailesinin köşkünü de önermişler bunun üzerine ailesi yurtdışında olan ve köşkte babaannesiyle birlikte oturan Latife Hanım’dan konuyla ilgili bir davet mektubu istenmiştir. Bu öneriyi sevinerek kabul eden Latife Hanım, davet mektubunu hemen kaleme almış ve kendi köşklerinde Büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ü 20 gün boyunca kurmaylarıyla birlikte ağırlamıştır. Bir Halk kahramanı olan Büyük Komutana baştan beridir hayran olan Latife hanım, bu süre içinde Mustafa Kemal ve Yaveri Salih Bozok ile yakın ilişkiler kurmaya özen göstermiştir.
Boynundaki kolyede fotoğrafını taşıdığı kahramanı, İzmir’de ağırlamak onun için bir hayalin gerçek olmasıdır. Her sabah başucuna kendi topladığı gülleri bıraktıktan sonra yerli ve yabancı gazeteleri tarar, önemli haberleri Paşa’ya iletirdi.
Paşa’ya göre yabancı dil bilen, eğitimli ve değerlendirme kabiliyeti yüksek olan Latife Hanım, Türk kadınına öncülük edebilecek birisidir.

SAVAŞLARIN ZEDELEYEMEDİĞİ ZARAFET : M. KEMAL PAŞA’NIN LATİFE HANIM’A EVLENME TEKLİFİ
Cepheden cepheye koşarken geçirilen koca bir ömre sığdırılmış onlarca savaş, şahit olunan sayısız ölüm, son nefese kadar bitmeyen mücadele. Zarafet, karakterinizin değişmez bir parçasıysa bunlar bile sizi engelleyemiyor. Zarafetin ve kadına verilen değerin en güzel örneklerinden birisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Latife Hanım’a evlenme teklifi.
İzmir’deki işlerin tamamlanmasının ardından Ankara’ya dönülmesine karar verilir. Hazırlıklar başlamıştır.
Dönüşten bir gün önce, sabah evden çıkan Paşa, Latife Hanım’a akşam yemeğinde sadece ikisinin olacağını söyler ve bu sabah yatağını onun toplamasını ister.
Latife Hanım, Paşa’nın odasına girince yatağının toplu olduğunu görür. Yatağın üstünde kendi topladığı güllerden biri ile Paşa’nın fotoğrafı vardır. Gülü alır, fotoğrafı ise yerine asar.
Yemekte Paşa bir yanıt bekler ancak Latife Hanım’ın durumdan habersiz olduğunu fark eder. Odadan fotoğrafı getirmesini ister.
Fotoğrafın arkasını çeviren Latife Hanım, Paşa’nın el yazısıyla yazılmış notu görür: “Sen bu resme bak… Ve hala hayır diyorsan, bir daha teklif etmeyeceğim”
Ailesinden onay alması gerektiğini söyleyen Latife Hanım hemen cevap vermez. Ailesi Fransa’dan döndükten sonra izin alan Latife Hanım, Ankara’ya dönmüş olan Paşa’ya “Evet” yanıtını yollar.

MUSTAFA KEMAL İLE LATİFE HANIMIN EVLENMELERİ
Bu tanışmışlık burayla sınırlı kalmamıştır. Bu tanışmadan sonra ikisinin de haberleşmeleri devam etmiştir. Bir süre sonra Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım da, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle İzmir’e gittiğinde bir süreliğine bu köşkte bizzat Laife Hanım tarafından ağırlanmıştır. Zübeyde Hanım’ın 14 Ocak 1923’te ölümü üzerine İzmir’e giden Mustafa Kemal Latife Hanım ile 29 Ocak 1923’te Muammer Bey’in evinde, sade bir nikâhla evlenmişlerdir. Nikâh dönemin âdetlerine uymayan sade bir törenle yapılmıştır. Fakat Bu nikâh tarzı ileride yeni Kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde nikah akitlerini de düzenleyecek olan yeni medeni kanun esaslarının da bir nevi müjdecisi olmuştur. Bu nikâhta Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Mustafa Kemal’in; Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın tanıkları olmuşlardır.

Latife Hanım yakınlarıyla birlikte bu evlilikle, yeni kurulan devlet düzeni içinde modern ve medeni Türk kadınının temsilcisi olma görevini üstlenmiş, yeni devletin başkenti Ankara’ya gelerek Çankaya’da ilk Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak belirlenen Kuleli Köşk (günümüzde Atatürk Müzesi olarak kullanılan bugünkü adıyla Eski Köşk) e taşınmıştır. Latife Hanım taşıdığı bu misyona paralel olarak Mustafa Kemal’in isteği üzerine TBMM’deki oturumları izlemeye gitmiş ve böylelikle o dönemde TBMM’ye giren ilk Türk kadını olmuştur. Pek çok yurt gezisinde yine eşine eşlik etmiştir.
FİKRİYE HANIM, ÇANKAYA’NIN KAPISINDA KALBİNE ATEŞ EDEREK İNTİHAR ETTİ
Fikriye Hanım, Ankara Garı’ndaki Direksiyon Binası’nda ulusal mücadelenin en zorlu sürecinde bulundu. Karargâh olarak kullanılan binada, Fikriye Hanım âşık olduğu Atatürk’ün yanında yemekler yaptı, çamaşırlar yıkadı; cepheden gelenleri, ziyaretçileri ağırladı, gidenleri uğurladı. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nın kazanıldığı sürecin ardından Atatürk, cepheden döndü ve iki yıla yakın omuz omuza mücadele verdiler.
Mustafa Kemal Atatürk araştırmacısı Eriş Ülger, Fikriye Hanım’ın, Atatürk’ün Latife Hanım ile evlendiği haberini alması üzerine Münih’ten Ankara’ya geldiğini, Latife Hanım’ın Fikriye Hanım’ı Köşk’ten kovduğunu ifade etmektedir. Ülger, iddia edildiği gibi “Fikriye Hanım’ın vurularak ölmediğini, intihar ettiğini” savunmaktadır..
Fikriye Hanım, 30 Mayıs 1924 günü Atatürk’ün kendisine hediye ettiği ve üzerinde isminin baş harf ‘F’ olan Brownik marka tabancasıyla kalbini hedef alarak intihara teşebbüs etti. Fikriye Hanım, kaldırıldığı Memleket Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

ATATÜRK’ÜN FİKRİYE HANIM’A YAZDIĞI ŞİİR: ÜMMİD-İ AŞKIM SARACAK SENİ, CEFAKAR TENİNDEN
Atatürk araştırmacısı Eriş Ülger’in aktardıklarına göre, 19 Eylül 1924’te, eski Türkçe ile kaleme alınan şiiri Atatürk, Hamideye Kruvazörü ile Giresun’dan Ordu’ya geçerken kamarasına çağırdığı yaveri Salih Bozok’a dikte ettiriyor. Salih Bozok’un küçük boy cep defterine not ettiği şiir şöyle:

“İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.”
Bu şiir 2016 yılında bestelenmiş ve pek çok ses sanatçısı tarafından seslendirilmektedir.
MUSTAFA KEMAL’İN BOŞANMA KARARINI ALMASI VE BOŞANMALARI
Fakat bütün bu olumlu gelişmeler yanında Mustafa Kemal’in yoğun olan devlet ve bürokrasi işleri Latife Hanım’ı rahatsız ediyor evlilik yaşantısının bu şekilde devam edemeyeceğini düşündüğünden bunu da yeri geldikçe Gazi Paşa’ya söylüyordu. Hatta bir seferinde durumu ailesine açmış bunun üzerine köşke gelen ailesi ile Latife Hanım ve Mustafa Kemal arasında konunun muhasebesi yapılmış Gazi Paşa, Latife Hanım’ın ailesi tarafından da haklı bulunmuş böylelikle olası bir ayrılık o an için ertelenmiştir. Diğer taraftan çocuklukları birlikte geçmiş ve Mustafa Kemal’i seven, bu nedenle Mustafa Kemal evlenmeden evvel zor günlerinde onun yanında ve hizmetinde bulunmuş fakat daha sonradan Mustafa Kemal’in aldığı evlilik kararından da etkilenerek intihar ettiği söylenen Fikriye Hanım’ı halen sevdiğini düşünmesi Latife Hanım’ı rahatsızediyordu.

Bu arada Mustafa Kemal Meclis başkanlığından sonra Cumhuriyetin ilanı ile Yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilk Cumhurbaşkanı olmuştu. Bu aşamada üstlendiği görevin sorumluluğu da artıyordu. Bu nedenle savaştan zaferle çıkmış olan memleketi gerçek manada başarıyla taçlandırabilmek isteyen Atatürk, gece gündüz çalışıyor devletin önde gelen üst düzey erkânıyla gece yarılarından sabahlara kadar devam eden uzun süren toplantılar yapıyordu. Bu nedenle de Latife Hanım’a hak ettiğini düşündüğü zamanı ayıramıyordu. Anlatılanlara göre Mustafa Kemal, Mersin ve Adana gezilerine Latife Hanım’ı da beraberinde götürmüş Ankara’daki köşke dönüşte durumdan iyice sıkılan Latife Hanım’ın Köşkün balkonundan Mustafa Kemal’e sert bir şekilde eve gelmesini söylemesi ve ona herkesin içinde ona “Mustafa “ şeklinde hitap etmesi bardağı taşıran son damla olmuştur.

Bundan sonra Mustafa kemal bu evlilikten hayır gelmeyeceğini düşündüğünden İsmet paşa’yı telefonla arayarak kararının kesin olduğunu boşanmak istediğini ve kararının Anadolu Ajansına bildirilerek radyodan tüm yurda bildirilmesini kedisinin de ertesi günkü trenle Yozgat’a gideceğini bu nedenle Latife’nin İzmir’e gönderilmesini istemiştir. Bu Boşanma haberi, 5 Ağustos 1925 günü radyoda yayımlanan bir hükümet bildirisi ile duyurulmuştur. Böylelikle içinde bulunduğu döneme göre modern sayılabilecek bir usulle gerçekleşen bu evlilik 2 yıl 6 ay 6 gün sonra 5 Ağustos 1925 günü eski usule uygun bir boşanma ile neticelenmiştir.

LATİFE HANIM’IN AYRILIKTAN SONRAKİ TUTUMU VE ÖLÜMÜ

Mustafa Kemal Atatürk’le boşandıktan sonra ölümüne kadar İzmir’de ve İstanbul’da yaşamış olan Latife Hanım, bütün ısrarlı taleplere rağmen hatıralarını kaleme almadığı gibi bu konuda beyanat da vermemiş yani Gazi paşa’nın hatırasının temiz kalması için ne evliliği ne de eşi hakkında konuşmayı ya da yazmayı kesinlikle kabul etmemiştir, İkinci kuşak yakınlarına da aynı istikamette ısrarla vasiyette bulunmuştur. Bu nedenle Mustafa kemal Atatürk ile Latife Hanım’ın evliliğindeki bazı noktalar tarihin derinliklerinde sır olarak kalmıştır.

Latife Hanım, 12 Temmuz 1975’te İstanbul’da 77 yaşındayken göğüs kanserinden hayatını kaybetmiştir. Cenazesi de yalnız başına kaldırılmıştır. Hatta O dönemin İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk’ün üstün gayretiyle kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan bir şeref kıtasının katılımıyla Teşvikiye Camisi’nden kaldırılmış ve Edirnekapı Şehitliği’ndeki aile mezarlığına defnedilmiştir. Ölümünden önce anıları ve sakladığı kıymetli bazı belgeleri Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştır. İzmir’de ailesi tarafından yaptırılarak daha sonradan Latife Hanım’ın mülkiyetine geçmiş iki köşk bulunmaktadır. Bunlardan Göztepe’deki İzmir Özel Türk Koleji kampüsü içindeki aile malikânesi bu gün müze olarak hizmet vermektedir. Karşıyaka Belediyesi tarafından restore edilen Karşıyaka’daki ikinci köşkten ise günümüzde kültürel manada yararlanılmaktadır.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve sevgili zevceleri Latife Hanım’ı Saygı, Sevgi ve Rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun!

Recep YILDIZ
Em.Top.Kur.Alb.
TESUD Tekirdağ Şube Başkanı