5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ

5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
blank

 

DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ

5 Aralık 1934’te ”Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı” veren yasanın kabul edilmesiyle ülkemizde her yıl bu gün, ”Kadın Hakları Günü” olarak kutlanıyor. 5 Aralık tarihi, Kadın Hakları Günü’nün dünyada kutlanmasını sağlayan özel bir gün olarak kabul edilmektedir.

CUMHURİYETTEN ÖNCE KADIN

Kadın insan değil Cumhuriyetten önce; Eşit eğitim hakkı yok, Meslek edinme hakkı yok, Boşanma hakkı yok, Velayet hakkı yok, Seçme hakkı yok, Seçilme hakkı yok, Gebeliği önleme hakkı yok, Doğum izni yok, Kızlık soyadını kullanma hakkı yok, Kadın, kendisine miras kalan mallar üzerinde tasarruf hakkı yok.

CUMHURİYET KADINLARIMIZI ÖN PLANA ÇIKARMIŞTIR

Türkiye Cumhuriyeti, eşit yurttaşlık temelinde insan hak ve özgürlüklerine alan açarak çağdaş medeniyete ulaşma çabasını başlatmış ve başarıyla sonuçlandırmıştır. Bu süreçte toplumsal yaşamın temel direği olan kadınlarımızı ön plana çıkararak kadın-erkek eşitliğini hayata geçirmiş ve devamında Türk kadınına pek çok çağdaş ülkeden önce seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.

ATATÜRK TÜRK KADININA ÇOK BÜYÜK ÖNEM VERMİŞTİR

Atatürk‘ün Türk toplumunu yüceltme çabaları doğrultusunda, gelenekçi tutumu ortadan kaldırarak yenileşme arayışı içinde, çağın gereğine uygun kurumları, örgütleri yerleştirmek çabasıyla yaptığı inkılaplar, yeni neslin bu çizgide yetişmesi amacını taşıyordu. Bu nesil Türkiye Cumhuriyetini geleceğe taşıyacaktı. Nitekim Atatürk yeni neslin yetişmesi ve eğitiminde birincil rol oynayan Türk toplumunun temeli kabul ettiği aileye ve ailenin de direği olarak gördüğü Türk kadınına çok büyük önem vermiştir. Özellikle hukuk alanında kadınlara geniş haklar tanımıştır.

Atatürk, 1923 yılında “…şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” ya da ”…toplumun başarısızlığının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken diğer bir organı işlemez ise o toplum felç olur” derken bu yaklaşımını dile getirmektedir. Bu hedef için önemli bir başlangıç olarak 1924 yılında yürürlüğe konulan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim merkezileştirilmiş, aynı zamanda kızlarımıza ilkokul, ortaokul ve yüksekokul öğreniminin kapıları açılmıştır. Bunun anlamı cinsiyet ayrımı gözetilmeden eğitimde eşitlik olanağının yaratılmasıdır.

AVRUPA KADINLARINDAN ÇOK ÖNCE BU HAKLARA SAHİP OLDUK

Mustafa Kemal Atatürk‘ün girişimiyle kadın haklarına yönelik inkılaplardan biri ve şüphesiz en önemlisi, seçme ve seçilme hakkıdır. 1930 yılında Türk kadınına belediye seçimlerine katılma hakkı verilmiş, 5 Aralık 1934 tarihinde de Türk kadını seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Bu sayede Türk kadını erkekler ile eşit haklara kavuşmuştur.

Meslek sahibi olma, çalışma ve daha bir çok sosyal statüye Cumhuriyetin kurulması ile kavuşan kadınlar, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde kuşkusuz en önemli rolü oynamaktadır. Mutlu çocuklar, iyi bireyler ve sağlıklı bir toplum için kadınlara hak ettikleri değer verilmelidir.

Ulu önderimiz Atatürk; “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!” sözleriyle Türk kadınına verdiği değeri açıkça ifade etmiş, verdiği hak ve özgürlükler sayesinde de bu sözlerini taçlandırmıştır.

Anayasada bu madde yer alırken Atatürk, kadınların haklarını salahiyet ve liyakatle kullanmaları gerektiğini de vurgulamıştır. Türk kadınları pek çok Avrupa kadınından çok önce bu hakka sahip olmuştur.

5 Aralık1934 günü dünyada kadınların yasal olarak milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ülke sayısı 28, bu hakkın kullanıldığı ülke sayısı ise sadece 17 idi.

Kadınlar seçme/seçilme hakkına Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971, Çin’de 1971, Kuveyt’te 2005 ve Suudi Arabistan’da 2015 yılında kavuştular.

TÜRKİYE’DE KADINLARA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASI

Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri‘nin en önemlilerinden birisidir.

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.

Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yılönce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.

 

BELEDİYE SEÇİMLERİNDE SEÇME VE SEÇİLME HAKKI

Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı.

KADINLARIN KATILDIĞI İLK BELEDİYE SEÇİMLERİ

Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü. Şehir meclislerine girebilen kadınlar arasında İzmir seçimlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’nın iki kadın adayı olan Hasane Nalan ve Benal Nevzat Hanımlar ile, İstanbul seçimlerinde CHF adayı olan Rana Sani Yaver (Eminönü), Seniye İsmail Hanım (Beykoz), Ayşe Remzi Hanım (Beyoğlu), Nakiye (Beyoğlu), Latife Bekir (Beyoğlu) Hanımlar vardı.

 

MUHTAR SEÇME VE SEÇİLME HAKKI

Köy Kanunu’nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.

 

İLK KADIN MUHTARIN SEÇİMİ

Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı oldu.

 

MİLLETVEKİLİ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI

Türkiye’deki kadınlar milletvekili olabilmek için ilk adımı 1923’te atmışlardı. Bu adım, kadınların 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi ‘Kadınlar Halk Fırkası’nı kurma isteğiydi. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası’nın Türk Kadınlar Birliği adlı derneğe dönüşmesi ile sonuçlanmıştı.

1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme geldi ancak TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastı.

Gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleşti. Öneri, 5 Aralık 1934‘te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi.

Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’de yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.

Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.

Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği TBMM V. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldı. 17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girdi. Ara seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı. Böylece kadınlar TBMM’deki tüm milletvekillerinin (400) yüzde 4,5‘ini oluşturdular.

 

İNSAN HAKLARI VE KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ AÇISINDAN NERDEYİZ

Türk kadınına verdiği değeri sosyal yaşamın her alanında gösteren Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan hukuki düzenlemelere ve alınan onca yola rağmen; ülkemizde kadın-erkek eşitliği uygulamaları açısından bugün varılan nokta ne yazık ki çağdaş dünyanın çok gerisinde kalmıştır. Türkiye’de; kadın istismarı, kadınlara uygulanan şiddet, erken yaşta evlilikler, cinsiyet ayrımcılığı, vb. durumlar hala kanayan yara olmaya devam etmektedir.

Oysa nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın yaşamın her alanında eşit koşullarda yer alması çağdaş dünyanın olmazsa olmazıdır. Bu bağlamda; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar” diyen birinci maddesini bir kez daha hatırlatıyoruz.

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ve Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84. yılında; kadın erkek eşitliğininsosyal ve siyasal hayatta tam ve koşulsuz gerçekleştiği bir geleceği birlikte inşa etmeliyiz.

Türkiye’de 24 Haziran 2018 Genel Seçimi’nde 600 milletvekilinden oluşan TBMM’ne 78  (%13) kadın milletvekili girmeyi başarmıştır. Türk Kadınının ilk kez oy kullandığı ve ilk kez aday olduğu (8 Şubat 1935) TBMM seçimlerinde elde edilen orana (% 4.5) göre şu anki kadın vekillerin oranının (% 13) yüksek olduğu görülse de aradan geçen 83 sene sonra ve bu çağdaş dünyada bu oran, Türk Kadınına reva mıdır? Eşitlik nerededir? Yani eşit olduğunu söyleyebilmek için 600 vekillik meclisin yarısı (% 50’si) olan 300 vekilin kadın olması gerekmez mi? Öte yandan Başkanlık sistemine geçildikten sonra artık bu milletvekillerinin de meclisin de varlığı sembolik olmaktan öte geçememektedir!….

Başta ülkemiz olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde kadınların en temel haklarının büyük ölçüde kâğıt üstünde kaldığı bilinmektedir.

Türkiye’de ve dünyada kadınların erkeklerle eşit koşullarda ve insanca yaşama isteğinin giderek güçlendiği bir dönemde, kadınların karşı karşıya kaldığı tehditler, kadınların haklarına yönelik saldırılar da giderek artmaktadır.

Kadınların hakları ve özgürlükleri için bir mücadele ve dayanışma günü olarak gördüğümüz 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nün 88. yıldönümünü kutluyor, hakları için mücadele eden tüm kadınları saygıyla selamlıyorum!

 

 

Recep YILDIZ

Em.Top.Kur.Alb.

TESUD Tekirdağ Şubesi Eski Başkanı