“Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz! “

“Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz! “

CHP Tekirdağ Vekili Aygun’dan laiklik uyarısı:

“Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz! “

“Atatürk sayesinde ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi rahatça yaşayabiliyoruz”

“İşte Laiklik, bu kimlikleri koruyan şemsiyedir”

CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtarılışının 100. Yıldönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada; “Aidiyet duygusu, bir toplumdaki en önemli unsurdur. Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz. Atatürk ile bizler de ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi rahatça yaşayabilir hale geldik. İşte Laiklik, bu kimlikleri koruyan şemsiyedir” dedi.

Aygun, TBMM Genel Kurulu’nda dün yaptığı konuşmada; “Kurtuluş Savaşı’nın Önderi ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Atatürk, tarihin en büyük komutanlarından ve devrimcilerindendir. Emperyalizme karşı en büyük darbeyi Atatürk indirmiştir” dedi. Aygun, Batı’nın emperyalist açlığının Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım savaşında bütün çıplaklığı ile kendini göstermiştir. Atatürk ise Batı’nın bu sömürgeci anlayışı ve kibrine karşı yürüttüğü tam bağımsızlık mücadelesi ile tarih yazmıştır” dedi.

“BAĞIMSIZ DEĞİLSENİZ DİNİ AİDİYETİNİZİ KORUYAMAZSINIZ!”

Atatürk’ün bağımsızlık savaşının sadece savaş alanında olmadığını, ekonomi, eğitim, siyaset her alanda kendini gösterdiğini kaydeden Aygun, “Ve altını çizerek söylerim ki bağımsız değilseniz, dini aidiyetinizi korumak da zorlaşır. Müslümanlığı yaşamak için önce bağımsız olmanız gerekir!” diye konuştu.

Aygun, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Atatürk’ün harekete geçirdiği Kuvayı Milliye ruhu, bu ülkenin kurtuluşu ve kuruluşu olmuştur. Savaştan, barışa; kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi Millet’ten isteyen, milli egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken, ülkesi için daima demokrasi isteyen Atatürk, bugünümüz ve yarınımızdır. Atatürk, milli egemenliği Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet’in kuruluşuna ve sonrasına kadar tüm aşamalarda baş tacı yapmıştır.Nitekim ünlü yazar Amin Maalouf, Atatürk’ün tüm gücünü ‘yurtsever meşruiyetinden’ aldığını söylemiştir. Atatürk, yurdu düşmanlardan kurtardıktan sonra ülkeyi her anlamda bağımsız kılmak için modernleşme sürecini yönetmiştir. Atatürk, devrimleri, Batı ile aramızdaki makası azaltmak için hızla yukarıdan aşağıya doğru yapmıştır: Ancak bunu Kurtuluş Savaşı’nda rüştünü ispatlayan bir lider olarak yapmıştır. Saltanatı ve halifeliği kaldırmış, din ve devlet işlerini ayırmıştır. Çoklu hukuk sistemini kaldırmış, tek eşliliği getirmiş, Medeni Kanun’u kabul etmiş, pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. Kadınların siyasette, ekonomide, hayatın her alanında güç kazanmasını istemiştir.” Çünkü kadınları güçlü olmayan toplumların beşeriyette güçlü olma şansı yoktur. Ve yine altını çizerek söylerim ki aidiyet duygusu, bir toplumdaki en önemli unsurdur. Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz! Örneği Avrupa’dır. Etnik kökeni farklı uluslar, aynı dine inanabilmektedir. Atatürk ile bizler de ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi rahatça yaşayabilir hale geldik. İşte Laiklik, bu kimlikleri koruyan şemsiyedir.”

“DİN, SİYASET ARACI OLAMAZ!”

Atatürk’ün 1 Mart 1924 tarihinde TBMM İkinci Dönem Birinci Toplanma yılını açarken yaptığı konuşmada, ‘Cumhuriyet’in ilk ilkesinin orduyu siyasetten ayırmak olduğunu, ikinci ilkesinin de İslam dinini asırlardır devam eden siyaset aracı olma hatasından temizleyerek yüceltmek olduğunu, bunun milletin dünya ve ahiret mutluluğunun gereği olduğunu’ vurgulayan sözlerine dikkat çeken Aygun, dinin siyasette kullanılmasının yanlış olduğunu vurguladı.

Aygun, Atatürk’ün eğitime büyük önem verdiğini, Cumhuriyet’in ilk dört yılında eğitime ayırdığı bütçeyi 10 katına çıkardığını belirterek, “İşte Cumhuriyet’in ilk on yılında atılan adımlar, ülkemizi tüm yakın coğrafyalardan ayrıştırarak, çok ileri bir düzeye taşımıştır” dedi.

“40’I AŞKIN ÜLKEDE HEYKELLERİ OLAN TEK LİDER!”

Aygun, Atatürk’e dünyada gösterilen hürmete de işaret ederek, şöyle konuştu:

“Bu yüzden Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve O’nun manevi mirasını yaşatmak hepimizin en temel yurttaşlık görevidir. Atatürk, sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı etkilemiş eşsiz ve örneğine çok az rastlanan bir önderdir. ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ söylemiyle evrensel bir iz bırakmıştır.

Bu nedenle ABD’nden Küba’ya, Macaristan’dan Meksika’ya, Azerbaycan’dan Japonya’ya, Hindistan’dan Hollanda’ya, Yeni Zelanda’dan Şili’ye kadar 40’ı aşkın ülkedeki heykelleri ve anıtları dikilen tek liderdir.

Savaştan, barışa; kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi Millet’ten isteyen, milli egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken, ülkesi için daima demokrasi isteyen Ulu Önderimiz Atatürk’ü vefatının 84. Yılında minnet ve özlemle anarım.

Aynı zamanda Trakya Milli Mücadelesine de dikkat çekmek isterim. Trakya’nın bağımsızlık savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurduğu çeteler, Büyük Zafer’e kadar büyük mücadeleler vermiştir. Yurtsever Tekirdağlı şairimiz Namık Kemal’in ‘Biz o yüce yaradılışlı milletiz ki/Hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir’ mısraları, Trakya’da verilen mücadelenin özetidir. Tekirdağ ilimiz adım adım düşman işgalinden kurtarılmıştır. 29 Ekim’de Çerkezköy, Marmaraereğlisi ve Kapaklı, 1 Kasım’da Çorlu, Ergene ve Saray, 2 Kasım’da Muratlı, 13 Kasım’da Süleymanpaşa, 14 Kasım’da Hayrabolu ve Malkara, 17 Kasım’da Şarköy düşman çizmelerinden kurtarılarak, Tekirdağ’ın tamamı özgürlüğünü kazanmıştır. Tekirdağ’ın kurtuluşunun 100. Yılı kutlu olsun. Trakya Milli Mücadelesinde emeği geçenleri, tüm kahraman şehitlerimizi ve Atatürk’ü bir kez daha minnetle anarım. Ruhları Şad olsun.”