42. ÖĞRETMENLER GÜNÜ

42. ÖĞRETMENLER GÜNÜ

İbrahim BİRELMA

Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır (SMT).
– Mustafa Kemal 1919 yılında 7/8 Temmuz gecesi Erzurum’da Mazhar Müfit Kansu’ya bir deftere yazdırdığı 4. Hedefinde, “Arap harfleri yerine Latin harflerine dayalı yeni Türk alfabesi getirilecektir” diyordu.
– Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1928 yılında harf devrimine sıra gelmiştir. 28 Haziran’da Millet Mektepleri hakkında Bakanlar Kurulu kararı yayınlandı, alfabe komisyonu kuruldu. 9 Ağustos’ta CHP’nin Sarayburnu’ndaki gecesinde Atatürk “Arkadaşlar güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz” dedi. Bundan sonra tüm yurtta yeni harfleri öğretme ve öğrenme çabası başladı. Bu seferberliğin başını Atatürk çekiyordu. Ayrıca bakanları ve milletvekillerini yurdun çeşitli yerlerine göndererek yeni harfleri halka öğretmelerini sağladı.
– İsmet İnönü Malatya’ya giderken “Bu gün bütün ülke bir dershane halini almıştır. Bu sınıfın başöğretmeni de Gazi’nin kendisidir.” Dedi. Atatürk’e ilk kez “Başöğretmen” sıfatını veren İnönü idi.
– 24 Kasım’da Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati tarafından hazırlanana “Millet Mektepleri Yönetmeliği” Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Aynı gün Atatürk’e Bakanlar Kurulu tarafından “Başöğretmen” unvanı verildi.
– Ülkemizde, 24 Kasım Öğretmenler Günü “öğretmenlerin ve eğitim sorunlarını dile getirme günü” haline gelmiştir. (Dr. Cihangir Dumanlı, Bütün Dünya, Sayı 2018/11)
– Atatürk’ün Öğretmenler hakkında bazı görüş ve düşünceleri:
– Öğretmenler! Yeni kuşağı, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni kuşak, sizin eseriniz olacaktır. Eserinizin değeri, sizin beceriniz ve özveriniz derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet fikir, bilim, teknik ve beden yönünden kuvvetli ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir.
– Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür” kuşaklar ister.
– Öğretmenler her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğu yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.
– Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz millet adını almak yeteneğini kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir; millet denemez. (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2017).
– Hasan Âli Yücel, çocuk yetiştirme görevinde Ana ve babalar, öğretmenler hakkında şöyle diyor:
Yeni nesli iyi yurttaş olarak yetiştirecek ana-babalar ve öğretmenler, milletin ortak evladı olan Türk çocuğunun yetiştirilmesinde işbirliği halinde hareket edecek ve memleket evlatlarının yetiştirilmesinde devlete yardımcı olacak ana unsurlardır.”
Öğretmeni “devlet adına okulda yeni nesli yetiştirenler” olarak tanımlayan Yücel, ana – babaların vazifelerini sıralarken, öğretmenlere saygı gösterme konusunda şöyle diyordu:
“Analar ve babalar, Vatandaş olarak milletlerini, devletlerine, içinde yaşadıkları cemiyete nasıl iman ediyorlarsa milletin, devletin ve içinde yaşadıkları cemiyetin öz evladı ve öz malı olan hocaya ve mektebe de öylece itimat etmelidirler. Onlar bu varlıkları kötüledikçe ve çocuklarına böyle bir kanaati bilâperva aşıladıkça mektebin de hocanın arzu ettikleri kemale ermesi için lazım olan şeref ve itibar yok olur; bunlar yok olunca da iyi mektep ve iyi hocaya nail olmaktan, millet mahrum kalır; Türk an’anesinde hocaya verilmiş itibar ve itimat hissini kaybetmek, milli vasıflarımızın en sağlamlarından birini terk etmek olur (30.9.1940).